hürriyet

28 Aralık 2014 Pazar

Ustam ve Ben

Beyaz bir filin sırtına binin ve Cihan sizi denizler aşırı yolculuklara, karşılıksız ve imkansız aşklara, İstanbul'un abidevi yapılarının oluş serüvenine, Avrupa'nın ve Asya'nın mimarisine ve daha pekçok manzaranın seyrine çıkarsın. Sonrada aldığı yere bıraksın...
Elif Şafak'ın bununla birlikte üç kitabını bitirdim. Aşk'ın sığ  hikayesinden hiç etkilenmemiştim ama Ustam  ve Ben gerçekten etkileyici ve içi dolu bir hikaye. En azından şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki özgün bir eser. 'Aşk' özgün değildi demek istemiyorum ama konusu çok sıradandı.
Cihan hikayenin kahramanı. Hikaye Hindistan'da başlıyor ve bitene kadar saraydan zindana çingene obalarından Avrupa içlerine, savaş meydanlarına ve Mimar Sinan'ın ustalığına uzanıyorsunuz. Mihrimah Sultan ise hikayenin önemli şahsiyetlerinden. Bana sorarsanız baş kahramanlığı Cihan ve Çota paylaşıyor. Çota beyaz ve çok akıllı bir fil. Öyleki Cihan'ın dostu, sırdaşı ve kurtarıcısı. Cihan'ın iyi ve kötü arasında git gelleri ve seçimlerinin zorluğu romanın psikolojik temellerini oluşturuyor. Bir yanda korkular ve diğer yanda öğrenme tutkusu, iyi biri olma arzusu çarpışıyor. Neyin galip geldiğini okuyucuya bırakmak en doğrusu sanırım. Popüler kültürün dayattığı tembellik ile o dönemin dinamizmi zıtlıklar senfonisi gibi. Okurken televizyondan uzak durmak ve bir daha televizyon izlememek istedim. Tembelliğimden utandım diyebilirim. Evet kitap bir kurgu ama o müthiş mimari eserlerin çıkması için gerçekten çok çalışılmıştır. Sözün özü ben bu kitabı beğendim ve kesinlikle tavsiye ediyorum.

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Uçurtma Avcısı

Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum açıkçası.  Kitap çok güzel desem sığ bir yorum olur. En iyi tabiri bulmaya çalışıyorum ama bu çok zor.  Bu kitap için söylenecek çok söz var. En uygun tanımla 'etkileyici' bir kitap.  Okurken pek çok duyguyu en üst seviyede hissettim.  Koşulsuz sadakat ve acınacak bir zayıflık yan yana ve insanın ciğerini kanata kanata yürüyor.  İki çocuğun hikayesiyle başlayan Afganistan'ın gerçekleriyle yoğrulmuş bir roman.  Romanın kahramanlarından Hasan'ın başından geçenler ne yalan söyleyeyim birçok kez gözyaşlarına boğulmama sebep oldu.  Diğer kahramanımız  Emir'in zayıflıklarında zaman zaman kendimi gördüm ve bu hiç hoşuma gitmedi. Dünyada kötü karakter Asef gibilerin var olduğunu bilmek tüylerimi diken diken etti. Tüm bunların içinde bir abide gibi duran Baba var tabi ve bu abideyi omuzlarında taşıyan Ali. Kitabın sonu biraz Yeşilçamvari ama yine de çok etkileyici.  Kitapta benim için pekçok en var. Örneğin okuduğum kitaplar içinde en gerçek ve en kötü karakter Asef. Ve yine okuduğum kitaplar içinde savaşın acımasızlığını en iyi anlatan kitap Uçurtma Avcısı. Afganistan benim için başı hep belada olan bir Ortadoğu ülkesiydi şimdi ise bunun yanında Emir'in, Hasan'ın, Baba'nın, Ali'nin ve kaybedilen hayatların, çekilen tarifsiz acıların ( çünkü biliyorum ki bu kitapta yaşananlar kurgu da olsa gerçeklerden besleniyor) anlatılması çok zor utançların ülkesi. Ve birkaç alıntı. ..
"Yeniden iyi biri olmak mümkündür. "
" Bin tane iste senin için yakalayayım. "
" Alacakaranlığa, Hasan'ın yüzüne vuran, benim yüzümü de iyi kötü gizleyen gölgelere minnet duydum. "
" Kaçtım çünkü korkağın tekiydim. "
" Beyninde iblisler at koştururken, algı yeteneğin bir lüks olup çıkar. "
"Çünkü bahar gelince kararın tek tek, tane tane eridiğini biliyorum; belki de ilk kar tanesinin eriyişine tanık oldum."

23 Nisan 2014 Çarşamba

Elveda Gülsarı

"Yaşlı bir adam, eski ve harap bir köylü arabasını sürüyordu. Arabaya koşulmuş kula rengindeki eşkingidişli Gülsarı da yaşlı bir attı, hem de çok yaşlı...."
Diye başlayan bu gerçek sanat eserinde Cengiz Aytmatov'un halkının yaşadığı zorlukları bir atın son zamanlarıyla harmanlayarak anlatışına tanıklık edeceksiniz. Sovyet Sosyalist Rusya'nın kolhoz politikasının olumsuz yönleri tüm çıplaklığıyla yazarın tabiriyle 'tipik insan' ın tarafından anlatılıyor.
Kitapta can yakan çok an var ama Gülsarı'nın iğdiş edilmesi ve bunun gerekçesi gerçekten çok can sıkıcı.  Burada anlatıp da okuyacaklar için kitabın tadını kaçırmak istemiyorum.
Aynı zamanda Tonabay'ın hayal kırıklığı ile yüzleşeceksiniz.  Tonabay'ın gençlik dönemlerinde devrim için yaptıkları, devrime olan inancı karşılığında karşılaştığı haksızlıklara öfkelenmeden edemeyeceksiniz. Kırgız kültürünü ve yılkı atı yetiştirmenin zorluklarını usta bir kalemden okumanın zevkini yaşayacaksınız.
Son zamanların moda olan gerçek dışılık yerine gerçekle yoğrulmuş bu roman hafızanıza kazınacak.




21 Nisan 2014 Pazartesi

AMAT

İhsan Oktay Anar'ın dördüncü kitabı olan Amat, uzun süre çok satılanlar listesinde başı çekti.  Dili oldukça ağır olan kitabı okumakta zorluk çektim.  Denizcilik terimlerinin çokluğu, yazarın kendine has tarzı kitabı zorlaştırıyor.  Bütün bunlara rağmen kitabı bitirdiğinizde İhsan Oktay'ın kurgu yapma kabiliyetine, kitaptaki bağlantı ve dokundurmalara hayranlık duyuyorsunuz.  Fantastik sayılabilecek bir gemiyle Akdeniz'de çeşitli maceralara atılacağınız kitap, sizde gerçek bir etki bırakacaktır. Kitaptan birkaç alıntı:
"Bunun üzerine hekim, bir uzvu kesilirken acıdan dişlerini kırmasın diye hastalarının ağzına tıktığı bir tahta parçasına gerek olduğunu hissetti.  Yıllardır kullandığı bu ağız çubuğunda belki binlerce kişinin diş izi vardı."
"İlk kez öldürdüğünde bir değil sanki bin kişiyi öldürmüş gibi olursun.  Yeni doğmuş ve annesi tarafından emzirilen o bebeği öldürmüşsündür.  Babasının başını okşadığı o çocuğu da bir genç kıza aşkını ilan eden o delikanlıyı da zavallı bir kadının kocasını da savaşa giderken ailesi tarafından uğurlanan o masumu da... Bütün bu kişileri öldürmüş olursun. İkinci kez birini öldürdüğünde alt tarafı bir tek kişiyi öldürmüşsündür. Üçüncü kez ise kimseyi öldürmüş sayılmazsın. "

16 Nisan 2014 Çarşamba

Tanrı'nın Unutulan Çocukları

Kitabı bitireli çok oldu ama yorum yapmak için fırsat bulamadım. Kitap çabucak bitti.  Çünkü akıcı bir kurgusu ve anlaşılır bir dili var. Genel itibariyle beğendim.  Yalnız sonunu daha karmaşık olmalıydı diye düşünüyorum. sonu basit geldi bana. Bir yandan çocukluktan gençliğe geçiş heyecanları, bir yandan yaşadığı toplumdan dışlanmış bir çocuk, bir yandan düşman ülkede yaşamak zorunda kalan Vietnamlı bir ailenin yaşamı ve çocuklarının var olma mücadelesi, bir yandan masum bir aşk hikayesi ve bir yanda faili meçhul bir ceset... Tüm bunlar ailelerin yaptığı akıl almaz hatalarla birleşince kitap bir çırpıda okunuyor. Tavsiye ediyorum. Kitabın başında yer alan "Mükemmel bir yetişkinliğe geçiş romanı... Her yaştan insanı etkileyecek kadar büyüleyici." (Markus Zusak) yorumuna katılıyorum. Kitaptan birkaç cümle:
"Korkum dökülmüş reçel gibi yayıldı. Bir an için onu rahatça izlerken bir an sonra aniden vücuduma voltlarca elektrik verilmiş gibi yataktan fırlayıverdim.
"İnsanlar sadece etraflarında gördüklerine alışkınlar ve oradan devamını uyduruyorlar... Asıl sorun doğrusunu bildiğin halde inanmaya devam etmek."


9 Nisan 2014 Çarşamba

Acımak

Bu güne kadar pekçok klasik okudum.  Bu anlamda iyi bir birikime sahibim. Acımak, bu klasiklerin içinde ön sıralarda yer tuttu kendine. Merhamet duygusunun derinlemesine irdelendiği eser okuyucuyu içine çekiyor ve kahramanımız Teğmen Hofmiller ile birlikte sakat bir kızın acılarını yaşatıyor. En başlarda zararsız görünen bu merhamet duygusu zamanla genç kızın aşkıyla birleşince zorunluluklara ve bağımlılığa dönüşüyor.  Olayların gidişatı bir süre sonra o kadar dayanılmaz oluyor ki müdahale etmek ve Hofmiller'i uyarmak istiyorsunuz. Ne var ki hazin sona engel olmak bir süre sonra imkansız hale geliyor. Amiyane tabirle acıma acınacak hale gelirsinin romanı.  Bu romanı tavsiye eder miyim?  Eğer kopmadan okuyabilecekseniz ve psikolojik tahlilleri seviyorsanız evet tavsiye ederim.  Ama eğer bir kitapta heyecan arıyorsanız bu sizin için uygun bir seçim olmayacaktır.

4 Ocak 2014 Cumartesi

Hangi kitabı hediye etsem?

Hediye seçmek genelde zor bir iştir. Eskiden insanlar birbirlerine daha çok kitap hediye ederlerdi. Günümüzde teknolojik ürünler daha sık tercih edilir oldu. Ama siz yine de tercihinizi kitaptan yana kullanacaksanız aşağıdaki tavsiyeler işe yarayabilir.
Öncelikle hediye alacağınız kişinin yaş grubu önemlidir. Eğer bir çocuğa kitap hediye edecekseniz unutmamanız gereken şey günümüz çocuklarının görselliğe oldukça önem veriyor olmaları. Dikkat çekici, macera ve komedi içeren kitaplar hediyenizin beğenilmesi için ön  şart. Burada kız ve erkek çocukların farklı beğenileri olduğunu da göz önünde tutmalıyız. Birkaç tavsiye:

  • Küçük Hanım, Stefanie Taschinski, iletişim yayınları 
  • Prensesin El Kitabı, Hilke Rosenboom, iletişim yayınları
  • Dilara Evden Kaçtı, Suzan Geridönmez, iletişim yayınları
  • Rengini Arayan Pudra, Betül Sayın, günışığı yayınları
  • Bugün Adım Kaktüs Benim, Hacer Kılcıoğlu,günışığı yayınları
  • Büyük Tuzak, Aslı Der,güışığı yayınları
  • Charlie'nin Çikolata Fabrikası, Roald DAHL, Can Yayınları
  • Uçan Sınıf,  Erich Kastner, Can Yayınları
Eğer hediye alacağınız kişi gençlik yıllarında ise bu durumda fantastik, bilimkurgu ve polisiye tercih etmeniz yerinde olacaktır. Tüm dünyayı kasıp kavuran Alacakaranlık ve Açlık Oyunları gibi seriler gençlerin epeyce ilgilerini çekiyor.  Tabi bu kitapları okumuş olma ihtimali de bir hayli yüksek.  Joseph Delaney'in Hayalet serisi bu aralar çok okunuyor. On kitaplık bu serinin ilk kitabını hediye edererek genç arkadaşınıza bir yol açabilirsiniz. Sherlock Holmes'un kitapları da polisiye severler için iyi bir seçenek olabilir. Vampir hikayelerinden sıkılanlar için Hush Hush serisi iyi bir alternatif olabilir.  Dört kitaplık bu serinin de Newyork bestsellerini altüst ettiğini söylemeden geçemeyeceğim. Bu aralar okuduğum Tanrı'nın Unutulan Çocukları' da tam bir gençlik romanı. Aklından Bir Sayı Tut gençlerin elinde çok sık gördüğüm bir kitap. Eğer hediye alacağınız kişi uzun soluklu kitaplardan hoşlanmıyorsa Şahane Hatalar'ı öneririm. Kendi tercihleriniz doğrultusunda sayfa atlayarak okunan bu kitap oldukça ilgi çekici olabilir. 
Hediye alacağınız genç arkadaşınızın okuma seviyesi ve edebiyat zevki üstün ise o zaman klasikler imdadınıza yetişir. Kafka Dönüşüm,  Orwel Hayvanlar Çiftliği, Emile Zola Paris Yıldızı, Stendal Kırmızı ve Siyah ... Sayfalarca uzayabilecek bir derya ...
Türk Romanları'ndan Ayşe Kulin'in Nefes Nefese, Umut, Veda üçlemesi, Oya Baydar'ın Çöplüğün Generali, İhsan Oktay Anar'ın tüm romanları ve tabiki İskender Pala'nın tüm romanları sayılabilecek kitaplardan bazıları.